Google
 

3 Mart 2008 Pazartesi

Allah, İnsanları Denemek İçin Dünyada Belirli Bir

Allah tüm insanlara dünya hayatındaki imtihanın bir gereği olarak belirli bir süre tanır. Bu süre içerisinde de kendisini hatırlatacak çeşitli vesileler yaratarak, insanların kendisine yönelip yönelmeyeceğini dener. Örneğin, kimi zaman bir hata işlediklerinde günlük hayatta karşılarına çıkan birtakım olaylarla, konuşmalarla, küçük uyan ve hatırlatmalarla onları doğru yola yönlendirir. Bu şekilde hatalarını anlamalarını ve kendisinden korkup sakınmalarını ister. Allah'tan gerçekten korkan iman sahibi Mü'minler bu uyanlarda hemen bir hikmet ve hayır arar, Allah'a sığınır, tövbe edip O'ndan bağışlanma dilerler. Hatalarını düzeltme konusunda asla diretmezler.

Allah'tan gereği gibi korkmayan insanlar ise bu küçük uyarıları gaflet gözü ile değerlendirir ve hatalarından bir ders almazlar. Yaptıklarına o an içerisinde "şiddetli ve belirgin" bir karşılık görmedikleri taktirde de bu hatalarında ısrarcı davranırlar. Oysa yaptıkları bir kötülükten dolayı kesin olarak şiddetli bir bulacaklarına, en azından aynısıyla karşılık göreceklerine gerçekten inansalar mutlaka sakınırlar. Bu, insan psikolojisinin bir gereğidir. Örneğin bir kişi çalıştığı işyerinde işini iyi yapamadığı taktirde işten atılacağını ve bunun sonucunda da zarar göreceğini bilirse bunun, iş yerinin tüm kurallarına riayet etmesinde ve titizlikle görevini yerine getirmesinde motive edici bir etkisi olur. Ancak insan dünya da Allah'ın kendisine tattırdığı küçük uyarıların farkına varamadığı gibi ölümden sonra bir hesap günü olduğu da unutur. Allah'ın gücünü ve kudretini kavramadığı için korkup sakınmaz, onun yasakladığı haramlardan ve kötü fiillerden uzak durmaz.
İman etmeyen insanlar Allah'a karşı çirkin bir cesaret içinde olur ve işledikleri suçlardan dolayı en ulak bir vicdan azabı dahi hissetmezler. Allah'a karşı isyankar bir ahlak içerisinde olurlar. Hem ölümü ve ahiret gününü çok uzak görür hem de yaptıklarından dolayı Allah katında hesap vereceklerini düşünmezler. Allah'ın rahmeti ve nimeti ile başlarına her an bir bela gelmiyor olması onları bir tür şımarıklığa ve büyüklenmeye kaptırır. Oysa bu çok büyük bir akısızlıktır. Bu dünyada Allah, inkar eden insanı azap içerisinde yaşatmazsa da ölüm meleği ile karşılaştığı andan itibaren başına gelecek ve sonsuza kadar sürecek olan çetin ve zorlu azaptan hiçbir şey onu kurtarmaz. Bu kişilerin gösterdikleri ahlak asırlardır tüm inkar edenlerin gösterdikleri ahlakın bir parçasıdır. Kuran da Allah'a baş kaldıran kimselerin Peygambere "söylediklerimiz dolayısıyla Allah bize azap etse ya !" (Mücadele suresi -8) dediklerini bildirmiştir. Görüldüğü gibi bu kimseler Allah'ın yaptıklarından dolayı onları hemen azaplandırmıyor olması nedeniyle yanılmaktadırlar. Oysa Allah'ın insanları yaptıkları nedeniyle hemen cezalandırmamasının pek çok hikmeti ve hayrı vardır. Allah esirgeyen, koruyan, affeden ve merhameti çok bol olandır. Allah'ın insanlara bu dünya hayatında iman etmeleri ve ahlaklarını düzetmeleri için süre vermesi büyük bir nimettir.
Bununla birlikte verilen bu süre Mü'minler için büyük bir nimet iken inkar edenler içinde büyük bir beladır. Allah inkarcıların bir bölümüne hemen azap tattırırken bir bölümünü ise âhirete erteler. Sadece inananları değil inkarcıları da dünya hayatında az bir süre yararlandırır. (Bakara-126) taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarına belli bir süre izin verir. (Bakara-15) ancak kuranda da bildirildiği gibi bu kişiler kendilerine tanınan bu süreyi hayırlarına sanmamalıdırlar, çünkü Allah günahları da artsın diye onlara süre vermektedir. Daha sonra ise aşağılatıcı azaba uğratılacaklardır. (Âl-i İmran-178)
Nitekim Kur'an'da: ''eğer kazandıkları dolayısıyla insanları (azap ile) yakalayıverecek olsaydı (yerin) sırtı üzerinde hiçbir canlıyı bırakmazdı. Ancak onları adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Sonunda ecelleri geldiği zaman artık şüphesiz Allah kendi kullarını gönderir." (Fatır-45) şeklinde buyrulmuştur. Allah kuranda ayetlerini yalanlayanları bilemeyecekleri bir yönden azaba derece derece yaklaştıracağını haber vermektedir. (A'raf-182)
Hiçbir insan Allah'ın beğenmeyeceği bir tavır içerisinde iken bir belanın kendisine doğru yaklaşmadığından emin olmamalıdır. Kur'an'da "şüphesiz Rablerinin azabından emin olunamaz." (Mearic-28) şeklinde bildirilmiştir. Bu nedenle insanlar Allah'ın azabını iyi düşünmeli ve Allah'ın her an azap vereceğini akıllarından çıkartmamalıdırlar. İnsana verilen bu süre tanınan her fırsat bir tür denemedir. Mü'mine düşen ise bu denemenin farkında olup Allah'tan gereği gibi korkup sakınmaktır.

Hiç yorum yok: