Google
 

3 Mart 2008 Pazartesi

GARCİA'YA MEKTUP

ABD ile İspanya arsındaki savaş çıktığı zaman Küba!da bulunan ABD kuvvetleri ile derhal haberleşmek gerekiyordu. Garciya Küba’nın sarp dağları arasında bir yerlerdeydi. Ama nerde olduğunu kimse bilmiyordu Kendisine telgrafla posta ile haberleşme imkanı yoktu. Halbuki ABD Devlet başkanı mutlaka onu bulup kendisi ile iş birliği yapmak zorunluluğunda, azmindeydi...
Ne yapabilirdi?

Birisi devlet başkanına dedi ki ;“Garciya’nın yerini bulacak tek bir adam tanımıyorum, o da Rowan’dır. Rowan’ı derhal çağırdılar. Ve Garcia’ya verilecek mektubu kendilerine teslim ettiler. Rowan mektubu nasıl kaptı; deriden bir kese içine koyup kalbinin üstüne nasıl bağladı; dört gün sonra bir gece yarısı Küba kıyılarına kayığını nasıl yanaştırıp orada bataklıkları, balta girmemiş ormanları nasıl geçti? Garciya mektubu teslim ettikten sonra nasıl döndü? Bunların hiç biri üzerinde duracak değilim.
Size asıl söylemek istediğim şudur: Devlet başkanı Garciya’ya teslim edilecek bir mektubu Rowan’a verdi. Rowan mektubu aldı ve acaba Garciya nerede? Diye sormadan işine girdi.
İşte bronzdan heykelleri yapılacak ve dünyanın her okuluna anıtı dikilecek insan örneği !
Gençlerin en büyük ihtiyacı, kitaplardan yalnız şunu bunu öğrenmek, şu ve ya bu şey hakkında bilgi toplamaktan çok; dürüst, güvenilir, hemen işe sarılır, enerjilerini bir yerde toplayan adamlar olmaları ve ele aldıkları işi gerçekten başararak “Garciya’ya haber götürmeleri”dir.
General Garciya çoktan ölmüştür; fakat başka Garciya’lar yaşamaktadır.
Birçok elin çalışmasını gerektirecek her hangi bir işe girişen kimseler arasında, zihnini, gayretini bir şey üzerinde toplayıp çalışmaktan aciz olanları görüp de üzüntüye kapılmayan kimse yoktur.
Baştan savma iş görme, ahlaksızlık, dikkatsizlik ve gönülsüz çalışma, bu gibi insanların başlıca prensibidir. Halbuki bu suretle hiç kimse hayatta istediği başarıya ulaşamaz.
Yazıhanenizde oturuyorsunuz. Emrinizde altı memurunuz var. Birini çağırıp deyin ki; ansiklopediye bakın da Correggionun hayatı hakkında bana lütfen kısa bilgi getirin”. Bu adam size yavaşça: “peki efendim” deyip ricanızı yerine getirmeye gidecek mi, diyorsunuz? Ne münasebet! Önce yüzünüze şaşkın şaşkın bakacak ve şöyle bir şey soracak:Correggio kimdir? Hangi ansiklopedide? Bu benim görevim mi? Acaba Bismark mı demek istediniz? Bunu acele mi istiyorsunuz? Size kitabı getirsem de kendiniz baksanız da olmaz mı? Bahse girerim ki,siz bütün bu soruları cevap verdikten sonra da memurunuz gidecek, bir başka arkadaşınıza soracak, sonra da gelip size ansiklopedide böyle bir adam olmadığını söyleyecektir.
Tek başına bir işe girişme konusundaki bu kabiliyetsizlik, bu manevi düşkünlük, bu irade zayıflığı her derdin başıdır. İnsanlar kendi işleri için uğraşmazlarsa onlardan toplum için ne beklene bilir?
Bir sekreter arıyorsunuz. Baş vuruların çoğu doğru dürüst imla, noktalama bilmez; öğrenmeye de lüzum görmez.
Böyle bir kimse Garcia’ya mektup götüre bilir mi? Beni büyük bir fabrikada gezdirirken ustabaşı parmağıyla birini göstererek “şu muhasebeciyi görüyor musunuz?” dedi. “Evet, nesi var?” “Hiç. Çok iyi muhasebecidir, fakat onu bir iş için gönderecek olursanız, belki o işi başarır; ama yolda giderken şuraya buraya uğraması, işin görüleceği yere varınca da niçin oraya gittiğini unutması pek mümkündür.” Böyle bir adama güvenip de Garcia’ya gönderilecek mektubu teslim eder misiniz?
Her iş yerinde durmadan beceriksiz atıyorlar. Bu daima böyle olur. Bu da en iyilerin seçilmesi demektir. Gayet tabii olarak her iş veren, en iyi ve en kabiliyetlileri, yani Garcia’ya mektup götürebilecek olanları alıkoyar.
Benim en cana yakın ve övülmeye layık bulduğum adam, başında bir denetleyici yokken de işini dürüst yapan adamdır.Ben kendisine Garcia ya götürülmek üzere bir mektup verdiğim zaman işi üzerine alan, hiç saçma sorusu olmayan, işi başkasına yüklemeye kalkmayan , bu haberi yerine götürmeden içi rahat etmeyen adama bayılırım. Uygarlık yalnız ve yalnız böyle insanlar arandığını avaz avaz haykırıyor. Böyle bir adamın istediği her şey olur. Bu adam dünyanın her memleketinde, her şehrinde aranır. Her yazıhanede, her dükkanda, her fabrikada istenen ve özlenen adam budur. Bütün dünya Garcia’ya mektup götürecek adam arıyor...

Hiç yorum yok: