Google
 

3 Mart 2008 Pazartesi

Parvus ve Türkiye'yi Savaşa Sokmak

Ertuğrul Düzdağ'ın İZ Yayıncılık'tan çıkmış olan "Yakın Tarihimizde Gizli Çehreler" adlı kitabında yakın tarihimizi etkilemiş olan şahiyetlerden bâzıları anlatılır. Haklarında bir şey bilmediğimiz öyle isimler vardır ki okuyunca afallarsınız. Bunların en önemlilerinden ikisi de Parvus ve Moiz Tekin Alp'tir. Önemlidirler çünkü Türk fikir hayatını derinden etkilemişlerdir.

Bugün önemine binaen Parvus efendiyi anlatacağım. Parvus'un düşüncelerini ve tavrını ve faaliyetini öğrendikçe bugünle ilgili çok daha doğru ve net bir görüşe varılacağından eminim. Düzdağ, bu incelemesini yaparken yerli ve yabancı birçok kaynaktan ve Parvus'un kitapları ve makalelerinden de faydalanmıştır. Yerli kaynaklardan, şu adları sayabiliriz: Niyazi Berkes, Mete Tunçay, Hilmi Ziya Ülken, Fethi Tevetoğlu, Aclan Sayılgan, Tanin, Tasvir-i Efkâr, Jeunne Türc gazeteleri, Bilgi ve Türk Yurdu dergileri... Bunlar kâfidir sanırım. Yabancı kaynakları sayarak okuyucularımı yormak istemiyorum.*Parvus'un asıl adı Alexandr İsrael Helphand'dır. Rusya doğumlu bir Yahudi'dir. Yazılarını Latince "küçük" anlamına gelen Parvus takma adıyla yazmaktadır. 1910-15 tarihleri arasında Türkiye'de bulunmuş, İttihatçı hükümetlerle yakın münasebetler kurmuştur. Türkiye'nin Almanların yanında savaşa katılması için çalışmış ve Almanya'da 1924'de ölmüştür. Hayatının ayrıntıları bugünlerin siyasi hareketlerini çok hatırlatıyor. Şimdi fikirlerini öğrenince Parvus'un, Türkiye'yi savaşa sokmak için güttüğü ince fikri, "siyaset"i daha iyi göreceksiniz.*Parvus, belki de, Türkçe bile bilmemesine rağmen, ilk sosyal demokratımızdır. Rusya'da ihtilâl çıkaran arkadaşlarından ayrı olarak, dünyadaki büyük değişimin "sınıfsal mücadele" sonucunda değil, büyük savaşlarla gerçekleşeceğini savunur.
Tahsilini ve doktorasını Almanya'da yaptıktan sonra Rusya'ya dönmüş, tahsili sırasında ileri gelen devrimcilerle tanışmıştır. 1905 Birinci Komünist ayaklanmasına Petersburg Sovyetine yakın arkadaşı Troçki ile katılmıştı. Ayaklanma bastırılınca Sibirya'ya sürüldü. Bir yıl sonra kaçarak İsviçre'ye geçti. Kautski, Troçki, Rosa Lüksemburg gibi Yahudi ihtilâlcilerle birlikte çalıştı. Balkanlara ve İstanbul'a gitti ve onlarla birlikte hareket etmeyi sürdürdü. Balkanlara ve Türkiye'ye gelmesinin de onlarla birlikte alınmış bir kararın neticesi olduğu söylenir. Esasen Türkiye'den ayrılışı da Birinci Cihan Harbi'ne Türkiye'nin girişinden sonradır. Artık, Türkiye savaş girdikten sonra, ordaki vazifesi tamamlanmış oluyordu herhalde.*Parvus'un öğretisine göre, yakında Avrupa'nın büyük devletleri arasında büyük bir savaş çıkacak, bu savaşta, Rusya gibi, dışardan kuvvetli zannedilen ama içten zayıf olan imparatorluklar yıkılacaktı. Buna zayıf demiyelim de "Zayıf düşürülmüş" diyelim.Çünkü imparatorlukları; Avusturya-Macaristan, Rusya ve Osmanlı imparatorluklarını zayıf düşürmek için uzun süren bir "fikir ve çete"li hazırlık yapılmıştı. Balkanlardaki Çetnikleri, Türkiye'deki İttihatçıları ve Rusya'daki ihtilâlcileri hatırlıyalım.*Türk aydınlarını kapitalizm, emperyalizm, devletçilik, Türkçülük, milliyetçilik terimleriyle ilk tanıştıran ve bu akımların başlamasında büyük rolü olan, büyük de itibar gören Parvus'un bu katkısını bilmek zorundayız.
Türkiye'yi, Balkan savaşından sonra "Avrupa emperyalizmi"ne karşı kışkırtıp çözümün o zamanın "Süper Güç"ü olan Almanya'nın yanında savaşa girmekte olduğuna Türk aydınlarını ikna eden, düşünceleriyle buna hazırlayan Parvus'tur. (Bugünün süper gücü de ABD'dir)
Savaş çıkarmak, ihtilâl yapmak... Rejimleri devirip yerine yenilerini ikame etmek, sonra onu da vakti gelince yıkıp başka birini ihdas etmek... İmparatorlukları yıkmak, ulus devletleri kurmak, ondan sonra da ulus devletleri yıkıp yerine federatifleşmeyi ikame etmeye çalışmak! Çünkü dünya imparatorluğuna götüren yol, budur.
Olur! Emriniz olur!
Bu sefer çetin cevize çattılar.*Aslında hep biliriz. Bizler, Müslümanlar olarak Allah'ın iradesi dışında hiçbir şey yapılamayacağını biliriz. Ama bu arada tarihin, aynı irade doğrultusunda aktığını da biliriz. Şunu da biliriz ki bu, Müslümanların hayatında en zorlu imtihanın kendini gösterdiği bir süreçtir. Onlar kim oluyorlar; evet doğru ama biz de bu arada "ne yapıyoruz?"
Moiz Cohen Tekin Alp'i başka bir yazımda anlatırım.03.02.2003, Afet ILGAZ, Milli Gazet

Hiç yorum yok: