Google
 

3 Mart 2008 Pazartesi

Batı Medeniyetinin Arka Planı

"İslâm Medeniyetine ABDBombası" diye bir başlık atmış bizim gazete. Alttaki haberde, ABD'nin sivil, asker ölümleri bir yana, Yemen, Pakistan, Afganistan, Irak'ta medreseleri ve camileri bombaladığını yazıyor.
Cuma günkü yazımda yılbaşı sebebiyle yapılan programlarda "pagan" eğilimli "bereket" anlayışına dikkat çekmiş ve eleştirmiştim. "İman"a karşı, çağdaş hurafeler üretiliyordu.

"Felsefe Taşı" adlı romanın ve filmin adının orijinalinde "Büyü Taşı" olduğunu öğrendim bu günlerde. Amerika'da film, bu adla oynamış. Bunun da, başka ülkeleri bilmiyorum ama ülkemizde "pagan kültürün" yaygınlaşması yahut aklanması anlamında bir işlevi olmalı.***Geçen yıl okurlarıma tanıttığım bir kitabı, "Mabet ve Loca"yı tekrar okuyorum bu günlerde. Bu kitap, iki İngiliz araştırmacı tarafından yazılmış objektif ve ciddi bir eser. Her okuyuşumda da bildiğim bazı şeylere dair yeni örneklerle karşılaşıyorum. Bu sefer okuduğum bir dipnot da bana aklımı kurcalayan bu "pagan" kültür hakkında şaşırtıcı, ilginç bilgiler verdi.
"Olayların en iyi kullanıldığı ve Rönesans sanatının Hermetik (gizli gizemli) arka planı, Francis Yates'in çeşitli kez basılan "Giordano Bruno and Hermetic Triadition"da görülebilir. Kendisi burda, örneğin Rönesans ustalarının, uygun etkinliklerini çizerken, uygun olmayanları dışladıkları görsel görüntülerin uygun aranjmanlarıyla, "dünyayı etkilemeye çalıştıkları" ve bu pek pratik nedenler için inşaa edilen Rönesans sanatının birçok örneği, "karışık tılsımlardı" diye açıklanmaktadır. Boticelli'nin "İlkbahar"ı, kesinlikle bu tür bir amaç için tasarlanmış bir nesneydi."
Biliyorum siz de şaştınız bu okuduklarınıza. Bu şaşkınlıkla da:
"Tamam da Rönesans ressamlarının eserleri mükemmeldir ama" dediniz.Ben de aynı fikirdeyim. Hatta ben daha da ileri gideceğim ve "Felsefe Taşı"nın gerçek adı olan "Büyü Taşı"nda konu olan büyü okullarının da vaktiyle Mata Hari, Lawrens gibi çok "mükemmel" casuslar yetiştirdiğini ileri süreceğim. Tamplier'nin yani Tapınak Şovalyeleri'nin, İskoçya'ya sığındıktan sonra geliştirdikleri "büyü", "occultizm" faaliyetlerinin, zamanla Gül-Haç (Roskrua), Mason teşkilatları haline dönüştüğü ve ne yazık ki Batı Medeniyet tarihinin, her sayfasında ve her adımında bu öğretilerin sembollerini ve izlerini taşıdığı bilinen bir şeydir. İtalyan romancı ve Orta Çağ tarihi uzmanı U.Eco da Foucould Sarkacı adlı romanında, bir kahramanına, aydınlanmacı bilim adamlarının sabah laboratuarlara, öğlenden sonra da occultizm seanslarına gittiklerini söyletir. Yani bu durumda Nagazaki ve Hiroşima'ya atılan bombaların da Rönesans eserleri gibi çok "yetkin" olduğunu söylemek yalan olmayacaktır. Hatta Afganistan'a, Irak'a, Filistin'e atılan bombaların da hiçbir kusuru olmadığı iddia edilebilir! İşte galiba bizim gazete, bunu sorgulamak istiyor. Peki ama bu medeniyet, nasıl bir medeniyettir?***Dünya resmî tarihinin yeniden yazılmasını isteyen yazar ve tarihçiler var. En çok da Lâtin Amerikalılar. İşin en çok farkında olanlar onlar galiba. Marquez de bunlardan biri mesela. Diyorlar ki:
"Gerçek tarih, insanın, kültürün, uygarlığın fiziksel yaşamıdır."
Meselâ, aylar önce bir defa daha yazdığım gibi, Washington şehrinin, bizzat, bir "büyük üstad" olan G.Wasgington tarafından sekizgenler halinde oluşturulduğunu biliyor muydunuz? Beyaz Saray da bu sekizgenlerden biri. Kitabın arkasında bu şehrin planı, krokisi var. Bible Moralisee'den 13. yüzyıla ait bir fotoğraf da var. Hazreti İsa masonik bir tâbir olan İlâhi mimar olarak gösteriliyor.***Selahattin Eyyubi'nin karşısındaki kumandan olarak karşımıza çıkan ve Batılıların dahi büyüklüğünü kabul ettikleri Selahattin'den aşağı kalmaması için aynı ayarda bir kahraman olarak tanıtılan Aslan Yürekli Richard da Tapınakçılara çok yakındı. Hatta Kıbrıs'ı onlara satan da Richard'dı. Sonradan Kıbrıs bu Tapınakçıların resmî merkezi oldu. Kıbrıs konusunda İngiliz ve Siyonist ısrarının sebepleri arasında, bütün güncel ayrıntılar gözden geçirillirken, bu ayrıntıyı da unutmamak lazım. İngilizlere, neden Osmanlı'dan kiraladıkları o Ada'da hâlâ üslerinin bulunduğunu da! Yoksa orayı Tapınakçıların mirası mı sayıyorlar? Osmanlı o "Ada'yı İngilizler'den veya Tapınakçılardan değil, Venediklilerden, fetih yoluyla almıştı.***Bu arada ABiçin "bir nedeniyet projesi" tanımını kullananlara da bunun nasıl bir medeniyet olduğunu sormak lazım gelir.05.01.2003, Afet ILGAZ, Milli Gazete

Hiç yorum yok: