Google
 

3 Mart 2008 Pazartesi

İsrail Karşıtı Yahudiler

MAXIM GHILAN adlı Yahudinin "How Israel Lost its Soul" (İsrail Ruhunu Nasıl Yitirdi? Penguin Books, 1974) adlı kitabını karıştırıyorum. Ghilan 1931'de doğmuş bir Fransız Yahudisi. 1944'te İsrail'e gelmiş. İsrail otoriteleri tarafından ayrı zamanlarda üç kere tutuklanmış, sonunda ülkeyi terk etmek zorunda kalmış. Bu zat Yahudi olmasına rağmen İsrail'in saldırgan, milliyetçi, paramiliter ve temelde antidemokratik bir devlet olduğunu iddia ediyor.

Kitabın yayınlandığı 1974 yılında Maxim Ghilan İsrail'in bu zihniyeti ve yapısı yüzünden Ortadoğu'da âdil ve kalıcı bir barış kurulmasının mümkün olmadığını yazmış ki, kehanetleri doğru çıkmıştır. Yahudiler ve Siyonistler barışın karşısındaki en büyük engelin Filistinliler ve Arafat olduğunu ileri sürmektedir. Nice antisiyonist Yahudi ise aksi kanaattedir. Bugün Ortadoğu'daki buhranın ana sebebi İsrail'in ve onun başındaki Şaron'un siyasetidir.
Ghilan kitabında Ortadoğu'nun bir gün sekter olmayan, mülti-kültürel (çok kültürlü), çok ırklı bir Ortadoğu Birleşik Devletleri şeklinde bir federasyon olacağı hayalini besliyor. Böyle bir hayal gerçekleşir mi bilmem ama, gidişat Filistin-İsrail anlaşmazlığının üçüncü dünya savaşına ve insanlığın toptan felaketine yol açacağını gösteriyor.
Bütün Yahudilerin siyonist olduğunu sanmak vahim bir hatâdır. İsrail devleti kurulmadan önce de, kurulduktan sonra da nice Musevî din adamı, Yahudi düşünür siyonizme karşı olmuştur.Bunlar birkaç gurupta toplanır:
1. Dinî açıdan siyonizme karşı olanlar. Mesih-i Mev'ud (Vaad edilmiş, beklenen Mesih) gelmeden Yahudi devletinin kurulması yanlıştır.Bunun sonu Yahudilerin felaketi olacaktır... İsrail'deki Naturei Carta tarikatı veya cemaati, başka dindar Yahudiler böyle düşünmektedir. Hattâ bazıları, Yahudilerin selâmeti için İsrail devletinin ortadan kalkmasını istemektedir. Mesih gelmeden devlet kurmak onlara göre büyük bir günah ve isyandır.
2. Siyaset açısından karşı olanlar. Dün olduğu gibi bugün de çok sayıda Yahudi fikir adamı, filozofu, aksiyon adamı Siyonizme şiddetle karşı çıkmıştır. Bunlardan biri, Osmanlı devletinin son başhahamı Hayim Nahum'dur.Bu zat, Lozan'ın gizli protokollarının mimarıdır ve Türkiye'nin canına okuduktan sonra burada kalmayı uygun görmemiş ve Mısır'a gitmiştir. Orada Hahambaşı olmuş, Arap Akademisi üyeliğini kazanmış ve rivayete göre diktatör Cemal Abdünnasır'a özel danışmanlık yapmıştır.Benim kütüphanemde Fresco adında bir Osmanlı Yahudisinin Siyonizm aleyhinde İstanbul'da 1909'da basılmış Fransızca bir kitabı bulunmaktadır. (Bu yazıyı yazlıkta yazdım, kitabın bibliyografik künyesini bu yüzden veremiyorum). Ury Avnery ve De Haan gibi Yahudi düşünürler de anti-siyonisttir.
Biz Türkiyeliler komşularımızı, bu arada İsrail'i tanımıyoruz. Bilgilerimiz kulaktan dolma yalan yanlış, yüzeyseldir. İsrail'de çok güçlü bir türkoloji araştırmaları olmasına mukabil bizde İsrail, Yahudiler ve Sabataycılar hakkında ilmî araştırma yapılmıyor. Bu çok büyük ve vahim bir eksikliktir. Zaten biz komşularımızı tanımaktan geçtim, kendimizi bile tanımıyoruz.
İsrail aleyhinde şimdiye kadar yüzlerce kitap yayınlandı. Bunların bir kısmını Maxim Ghilan, Ury Avnery gibi Yahudiler yazmıştır.Bir araştırıcı çıksa da, bu kitapların bibliyografyasını yapsa, çok kısa da olsa özetlerini verse, ne iyi olacak. Bir gayr-i Yahudinin İsrail karşıtı olmasının çeşitli tevilleri yapılabilir ama bizzat Yahudilerin ve Musevilerin İsrail'e karşı olmalarının ayrı bir mânası ve önemi vardır.
İsrail zâhirde bir demokrasidir. Hiçbir Arap ve İslâm ülkesinde orada olduğu kadar hürriyet ve temel haklar yoktur. Lakin madalyonun bir de arka tarafına bakmak gerekir. İsrail'de bizde olduğu gibi bir derin devlet vardır. Şu anda Başbakanlık yapan General Şaron ülkenin en zengin adamıdır. Orada gırtlağa kadar kokuşma mevcuttur.
İsrail'de inanmış, ibadet eden, sofu ve ortodoks Yahudilerin miktarı yüzde 10 ile 15 arasındadır. Laikler ve dinsizler çoğunluktadır. Hele Rusya'dan gelen sözde Yahudiler ayrı bir âlemdir. Onlar, Musevî şeriatının yasak kılmış olduğu domuzu İsrail'e sokmuşlardır.
Kurulmasını yıllardan beri tavsiye ettiğim Yahudileri ve Sabataycıları Araştırma Enstitüsü kurulsa da halkımız, aydınlarımız, bilhassa gençliğimiz bu konudaki gerçekleri öğrenseler, bilgi ve kültür sahibi olsalar.
İlmî araştırmalarda mümkün olduğu kadar duygusallıktan, tarafgirlikten, aslı ve esası olmayan iddialardan uzak kalınmalıdır. İlmî araştırmalar sağlam belgelere, sahih bilgilere istinad etmelidir. Esas olan düşmanlık etmek değil, anlamaktır.
Türkiye'de yirmi beş bin Yahudi olduğu söyleniyor. Hakikî rakam bunun altındadır. Çünkü Yahudiler hem az çocuk yapıyor, hem de bir kısmı göç ediyor.
Türkiye Yahudilerinin bu yirmi beş bin kişilik cemaatten ibaret olduğunu sananlar saflık etmiş olur. Türkiye'de hayli Crypto-Yahudi de bulunmaktadır. Tanzimat'tan beri bunlar birçok inkılap, ihtilal, köklü değişimde büyük rol oynamışlardır. Benim bir gazete köşeyazısındaki ididalarımın fazla ağırlığı olmaz. Araştırıcılar çıkacak, yıllarca emek verecek, Türkiye'nin ve başka devletlerin arşivlerini didik didik edecek, binlerce kitabı, belgeyi gözden geçirecek ve bu konuda müdellel, ilmî, ciddî araştırmalar hazırlayıp yayınlayacaklar ki, gerçekler gün gibi ortaya çıksın.
Tarihimizde Torlak Kemal adında, Osmanlıya baş kaldırmış, isyan çıkartmış bir kişi vardır. Bu zat Yahudidir. Fatih'i, yalancıktan Müslüman olmuş Venedikli Yahudi doktor Maestro Iacobo zehirleyerek öldürmüştür. Sabataycılar Bektaşilik, Mevlevilik, Melamilik gibi İslâmî tarikatlara sızmaya çalışmışlardır. Gayeleri kaleyi içten fethetmek, camiyi mihraptan kontrol etmektir.
Yahudilerle, Sabataycılarla ilgili binlerce önemli bilgi, binlerce ayrı kitapta yazılıdır. Bunları arayıp bulmak, toplamak, bir araya getirmek o kadar zor bir iş değildir. Ancak bu gibi kültür, ilim, araştırma çalışmaları gecekondu, kırsal kesim, varoş kafasıyla ve zihniyetiyle yapılamaz.
İsrail kurulduğundan bu yana o ülkede bizi ilgilendiren hayli kitap ve makale çıkmıştır. İbranice bilen araştırıcıların bunları dikkatle incelemesi gerekir.
Çok önemli ve hayatî bilgiler Çince bir metinde yazılı olsa, Çince bilmeyenler, onları Çinceden tercüme ettirip okumayanlar o gerçekleri öğrenemez.
Müslümanlardan her yıl milyarlarca dolar hizmet parası toplayan birtakım din baronları ilmî araştırmalar için fonlar ayırsalar ve gerçekleri ortaya koyacak çalışmalar yaptırsalar olmaz mı?
07.09.2002, M.Şevket Eygi, Milli Gazete

Hiç yorum yok: